Lausanne 1 – 1 Beşiktaş | Ersin Destanoğlu analizi

Medya Siyah Beyaz yazarı Mustafa Otag, Ersin Destanoğlu’nun Lausanne – Beşiktaş maçındaki performansını analiz etti.
Analize başlamadan önce, üç noktayı netleştirmek istiyorum:
- Rakibin seviyesi bu analizde bir kriter değildir. Biz kaleci performansını değerlendiriyoruz, rakip takımın gücünü değil.
- Değerlendirme yalnızca kaleciye yöneliktir. Savunma oyuncularına sadece, onların aksiyonları kalecinin sorumluluğuyla doğrudan ilişkiliyse değinilecektir.
- Sonuç bölümü, hem maç içi analiz hem de kalecinin genel durumu üzerinden yapılacaktır.
👉🏼 Bu analiz, kaleci performansını sadece eleştirmek değil, anlamak isteyenler için hazırlanmıştır.
Ersin’in Durumu
(Maç içinde doğrudan etkili değil ama genel değerlendirme açısından önemli)
24 yaşındaki Ersin Destanoğlu, Sergen Yalçın döneminde Beşiktaş’ın şampiyon kadrosunda birinci kaleci olarak önemli rol oynamıştı.
Ancak Mert Günok’un gelişiyle birlikte, yedek kaleci konumuna geriledi ve maç süresi ciddi şekilde azaldı.
Son olarak St. Patrick’s karşısında – özellikle ilk maçın ardından – birkaç dakika forma giymesi için bir fırsat doğmuştu.
Bu seçeneğin teknik ekip tarafından değerlendirildi mi, bilmiyoruz.
Net olan bir şey var: Ersin yine süre alamadı.
Şimdi ise Mert’in yokluğunda şans buldu.
Mert’in Form Düşüklüğü
(Analiz için doğrudan gerekli değil ama genel tablo açısından belirleyici)
Mert Günok son yıllarda Beşiktaş’ın kalesinde istikrar sağladı – tecrübesi, liderliği ve milli takım kariyeriyle önemli bir figür haline geldi.
Ancak bu sezon bireysel hataların yanı sıra daha dikkat çekici bir sorun var: Savunmayla neredeyse hiç iletişim kurmaması.
Bu durum ceza sahasında düzensizliğe ve güvensizliğe yol açıyor. Bireysel kalitesi yüksek olsa bile, bir kalecinin iletişimsiz olması, takım savunmasını zayıflatır.
Peki Mert’in Formu Ersin İçin Ne Anlama Geliyor?
Sağlıklı bir rekabet ortamında, böyle bir form düşüklüğü genç ve istekli bir kaleci için bir fırsattır:
“Hazırım ve o formayı istiyorum.”
Yedek kalecinin görevi şikâyet etmek değil, hazır olmaktır.
Bu tarz bir maçta iyi bir performans sergilemek, hemen ilk 11’e geçmek anlamına gelmez – ama teknik heyete verilen ciddi bir mesajdır.
Ve aynı zamanda Mert’e de verilen bir sinyaldir:
“Bende varım”
Dakika 5:
Maçın 5. dakikasında Lausanne tehlikeli bir şutla kalemize geliyor. Ersin, topun yerden geleceğini düşünerek hafifçe alçalıyor. Ancak top savunmadan sekerek yükseliyor ve Ersin’in beklediğinden daha yüksek bir noktaya gidiyor. Topu yukarı doğru çeliyor ve bu müdahale sonrası top dik bir şekilde tekrar kaleye düşüyor – tehlikeli pozisyon tam da buradan doğuyor.

Bu pozisyona geçmeden önce ilk müdahaleyle ilgili bir açıklama yapmak gerek:
Bu ilk hamle, bazılarına göre hatalı gibi görünebilir. Ancak gerçekte bu bir hata değil. Ersin burada hızlı tepki veriyor, topu yukarı çeliyor – zaman açısından bakıldığında doğru bir refleks. Elbette ideal olan topu yana çelmek ya da yumruklamak olurdu, ama pozisyonun hızı göz önüne alındığında bu net bir kaleci hatası değildir.
Ancak sonrasındaki müdahale kritik:
Top, yukarıdan, sıfıra yakın hızla altı pas içine düşüyor. Ve Ersin bu noktada topa iki eliyle temas ediyor. İşte tam burada mesele başlıyor: Bir kaleci, eğer topa iki eliyle müdahale ediyorsa ve topun arkasında hiçbir kuvvet kalmamışsa, bu top mutlaka kontrol altına alınmalıdır. Bu, 110 km/s hızla gelen bir şut değil; kalecinin önceden çeldiği ve dikine yavaşça düşen bir top. Yani artık “tehlikeli bir şut” değil, basitçe toplanması gereken bir top.
Ersin’in burada yaptığı hareket ise klasik bir kaleci hareketi değil. Topu iki eliyle file üzerine doğru aşırtıyor – bu, futboldan çok voleybol maçlarında gördüğümüz bir hareket. Eğer tek eliyle topu aşırmış olsaydı, ya da yumruklasaydı, bu kabul edilebilirdi. Ama topa iki elle dokunduysa ve topun arkasında hiçbir güç yoksa, bu top tutulmalıydı.
Bu pozisyon, Ersin’in genel mental durumunu da yansıtıyor: Ersin riske girmek istemedi. Kontrol odaklı değil, hata yapmama odaklıydı. Bu anlaşılabilir bir psikoloji ama profesyonel seviyede yeterli değil.
Dakika 8:
8. dakikada tekrar Lausanne tarafından kaleye bir şut geliyor. Top, Ersin’in üzerine doğru, göğüs ve karın hizasında geliyor.

Ersin burada vücudunu hafifçe döndürerek topu auta yönlendiriyor.
Ancak bu pozisyonda da top tereddütsüz şekilde kontrol altına alınmalıydı!
Şut bu kez daha sert gelse de, kaleci için ideal bir yükseklikte geliyor.
Çene ile bel hizasında ve kalecinin tam üstüne gelen toplar, mutlaka kontrollü bir şekilde tutulmalıdır.
Burada analizimin başında yaptığım hatırlatmaya geri dönmek istiyorum:
Bu pozisyon Lausanne’a karşı oldu, ama aynı hata bir derbide yaşansa rakibe korner ikram edilmiş olur.
Bu nedenle rakip fark etmeksizin değerlendiriyoruz.
Mert ile ilgili analizlerimi okuyanlar fark edecektir; benzer bir pozisyonda Mert’i övmüştüm.
Peki neden aynı pozisyon Ersin’de hata olarak değerlendiriliyor?
Cevap çok basit: Topun yüksekliği!
Mert’in kurtardığı pozisyonda top kafa hizasındaydı.
Ersin’in pozisyonunda ise top en fazla göğüs hizasında.
Bu fark, kaleciye pozisyonu çok daha rahat kontrol etme imkânı verir.
Dakika 13:
13. dakikada Ersin’in bire bir pozisyonda yaptığı kurtarış sahneye çıkıyor – bu pozisyonun ona gözle görülür bir özgüven sağladığı açıkça hissediliyor.

Burada Mert’le kıyaslandığında net bir fark görülüyor:
Ersin kısa köşeyi kapatıyor ama direğe yapışmıyor!
Böylece sadece açıyı kapatmakla kalmıyor, aynı zamanda rakibin içeriye pas verme ihtimalini de ortadan kaldırıyor.
Ayrıca, son ana kadar ayakta kalıyor. Bu da topun aşırtma ile filelere gitmesini neredeyse imkânsız hale getiriyor.
Pozisyon alma ve zamanlama konusundaki bu soğukkanlılık, modern kalecilerde görmek istediğimiz en önemli özelliklerden biridir.
Sonuç:
Önceki tereddütlerine rağmen Ersin pozisyonda kalıyor – ve bu müdahalesiyle bariz bir güven kazanıyor.
-> Güzel bir kurtarış!
Dakika 34:
dakikada kalecilik adına mükemmel bir örnek izliyoruz – üstelik Ersin bu pozisyona doğrudan müdahale etmiyor.
Lausanne sağdan atağa kalkıyor, top ceza sahası yayı civarında içeriye çevriliyor. Rakip oyuncu vuruş yapmadan önce, Udokhai yerden kayarak topu temiz bir şekilde uzaklaştırıyor – faul yok, zamanlama mükemmel.
Ama asıl dikkat çeken şey, bu müdahalenin ardından yaşanıyor:

Ersin bir anda savunma oyuncusuna doğru koşuyor ve onu yüksek sesle motive ediyor. İlk bakışta bir azarlama gibi görünen bu tepki, aslında birlikte kutlanan bir başarı ve takım arkadaşına verilen güçlü bir motivasyon mesajı.
Birçok yorumcu, savunmaya bir “lider” gerektiğini söylüyor.
Ama gerçek lider kalede olur – ve Ersin bu rolde olduğunu bu sahnede net şekilde gösteriyor.
-> Topa dokunmadı – ama sahadaki ağırlığını hissettirdi.
Dakika 46:
İkinci yarının başında Lausanne yine hızlı bir atakla geliyor. Ersin, ilk yarıda olduğu gibi burada da doğru pozisyon alıyor ve yakın direği kapatıyor – üstelik direğe yapışmadan.

Ancak devamında teknik bir hata yapıyor:
Topu elleriyle kontrol etmek yerine, ayağıyla müdahale etmeye çalışıyor. Bu hamle topun ortaya sekmesine neden oluyor – ve Lausanne net bir şekilde ikinci şutu çekiyor, ancak top üstten auta çıkıyor.
Burada tekrar altını çizmek istiyorum:
Biz sadece kaleciyi analiz ediyoruz – pozisyonun nasıl geliştiği bizim konumuz değil.
Odaklandığımız nokta şu:
Ersin oluşan bu pozisyonda ne yaptı?
Ve burada daha iyi bir tercih mümkün olurdu.
Dakika 83:
83. dakikada Lausanne’nin kullandığı korner sonrası gol geliyor.
Mert ile kıyasladığımızda, Ersin burada çok daha doğru bir pozisyon alıyor, ancak çizgide kalmayı tercih ediyor.
Top, kısa direğe tehlikeli bir şekilde geliyor – burada tam 4 Beşiktaşlı oyuncu var.
Ersin ise orta alanı ve uzak direği kapatıyor.
Sonuç:
Bu pozisyon, Ersin’in bireysel hatası değil.
Kendi görevini yapıyor, savunmaya güveniyor ve verdiği kararda kararlı kalıyor.
Gol geliyor, ancak sebebi Ersin değil.
Analize dahil edilmeyen pozisyonlar:
Bu analizde her pozisyona yer veremedik çünkü bu, yazının boyutunu aşacaktı.
Ancak net bir şekilde görüldü ki:
Ersin birçok ortayı almak istedi, ancak son anda defalarca vazgeçti.
Öte yandan savunma ile sürekli iletişim kurdu, takım arkadaşlarının pozisyonlarını yönlendirdi ve ciddi anlamda sorumluluk aldı.
Değerlendirme:
Ersin maça güvensiz başladı ve bu durum maç boyunca zaman zaman hissedildi.
Ancak aynı zamanda gösterdi ki: Temeli sağlam, potansiyeli yüksek bir kaleci.
Mert ile karşılaştırma:
- Çizgide, Ersin bu maçta Mert’e kıyasla daha güvensizdi.
➤ Normalde çizgide güçlü bir kaleci olan Ersin, bu maçta bu yönünü gösteremedi. - Bire bir pozisyonlarda güçlü – burada Mert ile yarışıyor.
- Yan toplarda niyetliydi ama kararlarında tereddüt etti veya son anda karar değiştirdi.
➤ Kalecilerde bu tarz tereddütler ciddi sonuçlara yol açabilir. - İletişim açısından Ersin çok iyiydi: sesli, yönlendirici, motive edici.
➤ Bu noktada şu anda Mert’ten daha önde.
Beklenti seviyesi:
Ersin’in üzerindeki baskı çok yüksek – işte tam da bu noktada bir kaleci “hazırım” demelidir.
Ancak sahada gördüğümüz daha çok tedirginlik ve kontrolsüzlük oldu.
Evet, maç ritmi eksikliği ortada. Ama esas sıkıntı: özgüven eksikliği.
Ve burada önemli bir ayrım var:
Maç ritmi hızlı kazanılır. Özgüven ise zamanla, doğru yönetimle inşa edilir.
Kapanış:
Eğer başka bir kaleci transferi düşünülmüyorsa ve Beşiktaş, Mert ile Ersin’le sezona devam edecekse, bu maç bize çok net bir şeyi gösterdi: Ersin’in maç ritmine ihtiyacı var.
Bu süreyi Konferans Ligi’nde mi, Türkiye Kupası’nda mı ya da zaman zaman ligde mi alır – fark etmez. Önemli olan, düzenli oynayarak hazır kalmasıdır.
Çünkü Mert formunu yeniden yakalasa bile, her zaman bir sakatlık riski vardır. Ve böyle bir durumda Beşiktaş sahada hazır bir kaleciye sahip olmalı.
Bu sorumluluk hem Ersin’e hem de teknik ekibe aittir.
Saygılarımla,
Mustafa Otag | Kalecinin Gözü
Harika yorumlamışsınız, teşekkürler
Teşekkür ederim, bu yorumu okumak gerçekten motive edici. Destekleriniz benim için çok değerli!