MURTAZA

MURTAZA

Dün itibariyla Beşiktaş’ın ezeli rakibi ile arasındaki kupa farkı toplamda 24, şampiyonluk bazında 9 oldu.

Diğer rakibi ile kupa farkından ziyade zihniyet farkı arşa ulaştı. Yani demem o ki bu fark, PROJE ile kapanmaz. Bu fark kısa vadeli hızlı ve akılcı çözümlerle kapanır. Böyle dediğimde de “Projeye karşı mı?” düşüncesi kafalarda belirse de aslında öyle değil…

Beşiktaş’ta asıl sorun camia zihniyetinde. Taraftarından, yöneticisine kadar her sene biraz daha içine kapanan, dar kalıplardan sıyrılmayan, bunu yaparken ya da yayarken de adına “biz semt takımıyız, bu kültürü yaşatmalıyız.” Mottosu ile reklamını yapan bir güruh var. Oysa amaç, semtin dışına çıkmak olmalı. Mesela bizim artık övünmemiz gereken şey, Türkiye hattı sathında ne kadar Kartal Yuvası olduğundan ziyade, Tokyo, New York, Amsterdam’a ne zaman Kartal Yuvası açacağız olmalı. Biz, camia olarak hala “40 kişilik sınıfta tek Beşiktaşlı bendim” ile övünmekten vazgeçmeli, o 40 kişilik sınıfın en az 20 tanesini nasıl Beşiktaşlı yaparız? Buna kafa yormalıyız.

Bakın değerli Beşiktaşlılar…

Biraz daha anlaşılması adına farklı bir örnekleme yapayım, 70’ler,80’ler ve 90’ların popüler isimleriyle 2000’lerin popüler isimleri arasında farklar vardır. Eskiden popüler olan ve çokça kullanılan isimler, şu an köhne bulunup kullanılmamakta ve yerine sonu “su” ile “can” ile biten isimler tercih edilmektedir. Ezcümle, Beşiktaş’ta zaten Murtaza, Mahmut, Abdullah… Bunlardan Beşiktaş camiasında çok var! Bizim camia olarak hedefimiz Murtaza’ları memnun etmek olmamalı. Onlar zaten 14 sene şampiyon olmayan camiaya dahi sahip çıkmış kimseler. Bizim ana hedefimiz, Emrecan, Eymen, Efekan, Ayşenur’ları kazanmak olmalı. Beşiktaş nesil kaybediyor. Beşiktaş’ın yeni nesillere, dolayısıyla yeni gelir getirici, aidiyeti yüksek taraftar profiline ihtiyacı var. Bu nesli, aidiyetle değil, sportif başarı ile kazanabilirsiniz. Evet bu cümle Murtaza’lara biraz uzak belki ama gerçek olan tam da bu.

İşte tam da bu sebeple, Beşiktaş’ın öncelikle kısa vadeli hamlelerle ani yükselişlere ihtiyacı var. Galatasaray’ın 13. olduğu sezon sonrası 3 sene üst üste şampiyon olması buna en yakın örnek. Bu süreçte izlenen yol, kabul etseniz de etmeseniz de en makul ve mantıklı yol. Öncelikle bu yönde bir süreci planlayıp, başarı sonrası uzun yol haritası çıkarılabilir. O zaman işte orta ve uzun vade planlamalarda sürdürülebilir başarı hedeflenebilir. Ancak sürdürülebilir başarıyı planlamak için, önce başarıyı elde etmek lazım gelir. Beşiktaş’ta sürdürmeye müsait bir başarı modeli yok! Başkan’dan hocasına ana hedef bunu yakalamak olmalıdır. Taraftarın beklentisi de bu yönde olmalı ve yönetenleri de buna teşvik etmelidir. Tam da bu sebeple yaz transfer dönemi hiç olmadığı kadar değerli ve faydalı geçirilmek zorundadır.

Birkaç cümle de Ole’ye…

Kıymetli hocam, çok pozitif ve karakterli bir hocasın ancak Beşiktaş’ın hocası, “Geldiğimde 7. sıradaydık şimdi 4. sıradayız, seneye hedefimiz 2. sıraya yaklaşmak” diyemez! Beşiktaş’ın hocasının da camiasının da ana hedefi her zaman Şampiyonluktur. Sizin iklimde başarının tanımı her ne kadar da senin doğrun gibi olsa da bizim buralarda Beşiktaş sezonu Şampiyon ya da son haftaya kadar kafa kafaya geçirmezse bunun adı BAŞARISIZLIKTIR. Bu sebeple ya hedeflerini revize etmeli ya da sana bu hedefleri birilerinin net bir şekilde yeniden anlatması gerekmektedir. Beşiktaş’ta başarının adı ŞAMPİYONLUKTUR, KUPADIR.

2 Yorum Yapıldı
  • Umut

    İmza, yüreğine sağlık

  • Kartal35

    Hocanın Norveç basınına verdiği demeçi neden gösterip yollar bıçak gibi kesilmediği sürece Beşiktaşımızın ağırlığından kimse korkmaz ve hiç bir futbolcu beşiktaşta olduğu için kendini sorumluluk sahibi hissetmez

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar